14 Şubat 2023 Salı

İktidarın ‘sır’rı dökülürken - Mehmet Türkay, Evrensel


Mehmet Türkay


Türkiye'nin imtihanı bitmiyor ve bitmeyecek. Yaşanan depreme dair iktidarın tasarrufları, aslında toplumla nasıl bir ilişki kurduğuna dair ipuçlarını da veriyor. Yaşanan gerçeklikle bağlantı kuramayan bir iktidar hâlâ kendi "gerçekliğini" topluma dayatıyor. Kontrol ettiği kesim azalırken devlet gücünü devreye sokuyor. Dünya deprem tarihinde önemli bir  depremle karşılaşıldığı aşamada yaşanan doğal felaketi "kader"e bağlamak siyasetin iflas ettiği bir noktadır. Ancak mevcut siyasi anlayışın verebileceği başka bir cevap yoktur. Çünkü asli sorumludur. İktidarın sırları dökülüyor.

AKP'nin yoğun oy aldığı geniş bir coğrafyada, deprem sonrası yaşananlar madurların önemli bir kısmının AKP gerçeğiyle de karşılaşmalarını beraberinde getirdi. Bir anlamda zihinlerde de bir deprem yaşandı. Umalım ki etkileri kalıcı olur. Diğer taraftan sürece müdahale eden sosyalist inisiyatiflerin çabaları taktire şayandır, umalım ki halkın hafızasında kalsın. Çünkü halk güce yönelir. Deprem sürecinde işlevini gerektiği gibi yerine getirmeyen devlet, sonrasında yapacaklarıyla pozisyonunu koruyacaktır. Bu sosyalistlerin müdahalesinin önemini azaltmaz elbette. Gereğini yerine getiriyorlar.

Diğer taraftan malum muhalefetin müdahale ve itirazları önemli ancak yeterli değil. Mevcut dayanışma ruh halini bir mitinge dönüştürebilirler ama yapmazlar. Devlete zeval gelmesin aklı ağır basacaktır. İnsanlar hâlâ ölüyorken deprem bölgesine gidip açıklama yapmanın bir karşılığı yok.  Bu aynı zamanda siyasi bir süreç. Daha aktif müdahaleler gerekiyor. Siyasetin mantığı bunu kaldırır ki AKP siyaseten bunu yapıyor. AKP bu felaketi bir biçimde lehine çevirmek için her şeyi yapmayı zorlayacaktır ama siyaseten bir karşılığı kalmamıştır.

Bu muhafazakar toplumsal zeminde sosyalist hareket ya da partilerin ömrü mücadeleye endekslenmiştir. Bu bir anlamda var olanı koruyalım refleksidir. Onurlu bir tavırdır. Ancak yaşanan bu felaketin siyaseten de okunması gerekir. Geçmişe değil ama bugüne ve geleceğe yönelik bir sol/sosyalist tasarrufun toplum nezdinde görünür kılınması önemlidir. Topluma nüfuz etmenin yolları maalesef bu tür felaket durumlarında daha açık hale geliyor. Vurgulamaya çalıştığım bir siyasi faaliyet değil elbette, sadece orada var olmak. Var oluş kendi başına bir siyasettir.

Yaşanan süreçte hayat, kimin için ne anlama geliyor? Elbette süreci yaşayanlarla izleyenler açısından farklı cevaplar gelecektir. Ancak her iki tarafın böyle bir yıkıma dair cevapları önemlidir. Süreci yaşayanların cevaplarının önemli bir kısmı devleti işaret ediyor. Devletin görevi gereği yapması gerekenleri bir lütuf gibi sunmasının bu depremle sınırına ulaştığı söylenebilir. Yaşanan insan kayıplarının sorumluları sadece mütahitler değildir. İşbirliği içindeki merkezi ve yerel yönetim sorumlularıdır. Yargılanmalılar. Sorumlular yargılansın elbette ama bu yaşanan toplumsal çöküntüye cevap olmayacaktır. Devletin aklı biliniyor, şimdi top muhalefette. Bütün muhalif tarafların bir biçimde ortak bir iradeyi hayata geçirmeleri gerekiyor. Depremin yarattığı dayanışma ruh halinde iktidar ya da destekleyenlerinin yeri çok az ve iktidara dönük bir öfke söz konusu. Başa dönersek, iktidarın sırrı deprem bölgesi nezdinde tüm toplumda dökülüyor. Ancak muhalefetin kendi 'sır'rını oluşturması ve sürece daha aktif müdahalesi gerekiyor. Deprem öncesi gündem doğal olarak unutuldu. Ancak hayat devam ediyor ve iktidar bu durumu bir biçimde kullanacak. Siyaseten müptezel bir iktidar bütün gücünü bu alana yönlendirecektir. Sorun, var oluşunu toplum nezdinde netleştiremeyen muhalefettedir. İktidarın "sır"ı dökülürken muhalefetin kararsızlığı devam ederse toplumsal bir ihanete dönüşecektir. İktidarın sırrı sıyrılmış, ne olduğu ortaya çıkmışken bunu topluma anlatmak muhalefet için önemli bir görev ve olanaktır.      



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder